90’lardan Sonra Türkçe Rock Müziğine Taraf Vermiş 16 Küme ve Müzisyen

1996'dan Eurovision temsilciliğine uzanan ve bugün de birinci günkü muvaffakiyetini koruyan bir seyahat onlarınki. Harun Tekin, Derin Esmer, Alper Tekin ve Kerem Kabadayı tarafından kurulan Mor ve Ötesi, bugün Türkçe rock müziğin demirbaşlarından. Derin Esmer ve Alper Tekin'in ayrılmasıyla kümeye dahil olan Kerem Özyeğen ve Burak İnanç ile birlikte yoluna devam eden Mor ve Ötesi; birinci albümleri olan Şehir'den sonra Bırak Vakit Aksın, Gül Kendine, Dünya Palavra Söylüyor, Büyük Düşler, Başıbozuk, Masumiyetin Ziyan Olmaz, Güneşi Beklerken, Canlı Senfonik – Aya İrini albümlerini yayınlarken, birebir vakitte birçok derleme albüme, single'a da imza attı.

Şebnem Ferah 1996'da yayınladığı Bayan isimli albümüyle piyasayı sarsmıştı. Bugün Türk rock müziğin kraliçesi olarak anılan Şebnem Ferah, bu albümüyle, 90'ların pop müzik patlamasının ortasından sıyrılıp büyük bir muvaffakiyet elde etmişti. Bizce Türk rock müziğinde açtığı bu alan onu çok değerli bir yerde konumlandırıyor. Ülkenin cicili bicili vakitlerinde beliren bu asi, isyankar ve sıkıntısını bangır gümbür müziğiyle anlatan bayan, halkın rock müzikle olan alakasında bir köprü üzere adeta.

Kaan Tangöze'nin öncülüğünde doksanların sonunda kurulan Duman, 1999'da çıkan birinci albümü Eski Köprünün Altında ile Türk rock topluluğuna giriş yaptı. Albüm; Köprüaltı, Bebek üzere sevilen ve bugün kült müzikler ortasında yer alan birçok müziğe mesken sahipliği yapsa da kümenin asıl büyük çıkışı ikinci albümüyle olmuştu. 2002 yılında çıkardıkları Tahminen Alışman Lazım isimli bu albümle bilhassa bir Sezen Aksu müziği olan Her Şeyi Yak ile geniş kitlelerce ismini duyurmuşlardı. Böylelikle yalnızca Türk rock müziği sevenlerin dinlediği bir küme olmaktan çıkıp yelpazesi daha geniş bir hayran kitlesi oluşturmuştu.

Alternatif rock topluluğunun Türkiye'de en bilinen isimlerinden biri Teoman. Vaktinde sansasyonlarıyla da sık sık gündeme gelen müzisyen hayatımıza 1996 yılında girdi. O günden itibaren onlarca kült müziğe imza atarak yalnızca rock müziğin değil Türkiye'nin sevilen isimlerinden biri oldu.

Müziğimizde birçok kalıcı iş bırakmış, sevdiğimiz kümeler üzere Ankara'dan çıkan bir öteki küme maNga. 2004 yılında kümeyle birebir ismi taşıyan birinci albümlerini yayınlayarak tüm vakitlerin en çok satan rock albümleri ortasında yerlerini aldılar. Dünyanın ünlü müzik şenliklerinden olan Sziget'te sahne alan birinci Türk sanatkarı unvanına sahip olan küme asıl ününü 2009'da yayınladıkları Şehr-i Hüzün albümüyle kazandılar. Gerek orjinal klipleri, gerek müzikleriyle süratle muvaffakiyete koşup müziğin yeni soluklarındamn biri olarak dikkatleri üzerlerine çektiler. 2010'da Eurovision temsilcimiz oldular, unutulmaz bir performansa imza atarak yarışta ikincilik aldılar. Ülkece birinci olmaları gerektiğini ve nasıl olamadıklarını hâlâ düşünüp dururuz…

Çıktığı günden beri görünüşü ve müziğiyle ya çok sevildi, ya korkuldu ya da nefret edildi ancak Türkiye onu tanıdıkça, müziğini dinlemeseler bile mahallenin çocuğu, bizden biri olarak algılamaya başladı. 1997'den beri müziğin içinde olsa da 2005'te konutunda kaydettiği birinci albümü Sakin Olmam Lazım ile tanıştığımızı sandık; 2007'de çıkardığı Tanışma Bitti ile gerçek tanışmayı yaşadık Hayko Cepkin ile. Gerek sahne gösterileri gerek brutal vokalli müzikleri ile elbet Türkçe kelamlı müziğin en farklı ve tahminen de en aranan ismiydi. Ve hâlâ da o denli.

Volvox'un bir öbür asi kızı olarak tanıdığımız Hasret Tekin, 1996'da çıkardığı Kime Ne albümüyle müzik piyasasına girdi. Tahminen dönemdaş olmaları tahminen tıpkı alandan gelmeleri sebebiyle Şebnem Ferah'la sık sık kıyaslandı; tahminen biraz da onun gölgesinde kaldı. Periyodunda iki farklı dinleyici kitlesi oluştursalar da düzgün müzik seven herkesin kalbinde farklı başka yer edindi bu iki müzisyen. Müzisyenliğinin yanı sıra oyunculuğuyla da uzunluk gösteren Hasret Tekin, Türkiye'de rock müzikte kalıcı isimlerden oldu; müzikleri da lisandan lisana dolaşır oldu.

Pentagram, nam-ı öteki Mezarkabul; elbette Türkiye'nin tek heavy metal kümesi değil lakin en uygun bilineni, daha geniş kitlelerce sevileni ve milletlerarası arenada da en çok tanınanı. Temelleri 80'lerin birinci yarısında atılsa da 1990'da kümeyle birebir ismi taşıyan birinci stüdyo albümlerini çıkardılar. Küme elemanlarında çeşitli sebeplerle birçok değişikliğe gidilse de kümenin her bir devri görkemli olmakla kalmadı; efsane oldular. Ömrünce heavy metal dinlememiş biri bile Bir ve Gündüz Gece üzere müziklerine aşinadır… Bugün en çok solo meslekleriyle tanınan Ogün Sanlısoy ve Demir Demirkan üzere müzisyenlerin yolları da Pentagram ile kesişmişti. Özcesi Pentagram da yalnızca Türk rock müziğinde değil Türkiye'nin müziğinde sağlam işler başarmış, ismini altın harfler yazdırmış gruplarımızdan biri.

90'ların rock müzik fırtınasının ortasından kopup gelmiş, bugün o sağlam kökleriyle dimdik ayakta duran gruplarımızdan biri de Athena. Kümenin değişmez üyeleri Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşlerin kurduğu ve birinci albümünü 1993'te çıkaran Athena; Türkiye'nin rock müzik tarihinde ska ve punk çeşitlerinin tahminen de tek temsilcileri diyebiliriz, bugün için bile. Çıktıkları devirde bırakın yeni ve böylesi marjinal bir çeşidin tutunmasını alternatif rock kümeleri bile krallığını kurmuş olan popun gölgesinden güç bela sıyrılabiliyordu. Ama Athena bilhassa 1998'de çıkardıkları ikinci albümleri Holigan ile hem çok sevildi, hem de piyasanın güçlü isimlerinden olmanın en büyük adımını atmış oldu. Sonrası 12 Dev Adam'dan Eurovision macerasına kadar durmak bilmez başarılarla dolu onları için…

Türkçe rock müziğin sivrilen isimlerinden biriydi Aylin Aslım. 90'lı yıllarda evvel Zeytin isimli kümede yer alıp akabinde kendi kurduğu Süpersonik isimli kümeyle Türkiye'nin en uzun soluklu ve en esaslı müzik müsabakası olan Roxy Müzik Günleri'nde ismini duyurmuştu. 2001 yılında Gelgit isimli birinci albümünü çıkarıp solo mesleğini adım atan Aylin Aslım, yalnızca Türkiye'de değil birçok milletlerarası arenada da muvaffakiyetle yoluna devam etmiş müzisyenlerimizden biri. Kült olmuş müzikleri da hâlâ lisanımızda…

1995'te müzik piyasasına atılan küme birinci defa 1997'de Kurban ismiyle katıldıkları Türkiye'nin en uzun soluklu ve en esaslı müzik yarışı olan Roxy Müzik Günleri'yle ismini duyurmuştu. 1999'da ise kümeyle tıpkı ismi taşıyan birinci albümlerini yayınlayarak Türkçe rock'a bomba üzere düşmüşlerdi. Tıpkı yıl Metallica'nın Türkiye'de verdiği ikinci konserde ön küme oalrak çıkmayı başaran Kurban; o devir reaksiyonların odağında olmuşlardı. Açıkçası rock tarihimizin kara lekelerinden biri olan bu olayda; hatırlayacağınız üzere küme sahnedeyken yuhlanmıştı. Tahminen de bedeli zamanınd bilinememiş gruplarımızdan biri olarak yorumlamak hakikat olacaktır. Lakin küme çok uzun ömürlü olmasa da Tekrar, Palavra, Lambaya Püf De üzere ikonik müzikleriyle hafızalara kazındı. 2005'te çıkardıkları üçüncü albümlerinden sonra dağıldıklarını ilan etmelerine karşın kısa bir müddet sonra kaldıkları yerden müziğe devam ettiler. 2010 yılında çıkardıkları ve Türkçe rock'ın elbet en düzgün albümleri ortasında sayabileceğimiz Sahip isimli albümleriyle son sefer Türk rock topluluğunda yerini alsalar da günümüze kadar gelmeyi başaramadılar.

Solo mesleğiyle birçok muvaffakiyete imza atan Ogün Sanlısoy, aslında 80'li yılların sonundan beri müzik piyasasının faal olarak içerisinde yer alıyor. Lakin onun ismini Türkiye'ye asıl duyuran dönüm noktası Pentagram ile yollarının kesişmesiyle olmuştu. 1992'de kümeye vokalist olarak katılarak değerli muvaffakiyetler elde etti. Bu ortada birçok müzisyenle de çalıştı, 1999'da ise birinci solo albümünü yayınlayarak Türkçe rock'ta tek başına da yerini almış oldu.

Almora katiyen sahip olduğumuz için en çok sevinmemiz gerekn kümelerden biriydi. Ne yazık ki uzun periyodik olamadı lakin çok kıymetli bir şeye imza attılar, çok kıymetli bir açığı kapattılar. Türkçe senfonik rock yapan Almora, Soner Canözer'in öncülüğünde 2002 yılında birinci albümleri olan Standing Still & Cyrano ile müzik sahnesinde yer aldı. Yurtdışında da kıymetli muvaffakiyetler elde eden küme bilhassa Shehrazad ve 1945 isimli albümleriyle müzik listelerini sarsmış olsa da asıl ünü 2008'de çıkan ve son albümleri olan Kıyamet Senfonisi ile olmuştu.

Demir Demirkan 2000'de ismiyle birebir ismi taşıyan ilk solo albümünü yayınlasa da müzik piyasasına çok daha erken bir tarihte Pentagram'ın ikinci albümüyle girmişti. Müzisyenliğinin yanı sıra bestekar ve prodüktör imzasıyla da müziğimize taraf veren işlere imza atmıştı Demir Demirkan. Şebnem Ferah'ın birinci iki albümünü yapımını üstlenen müzisyen; yalnızca Türkçe rock değil pop müzikte de emekleri, muvaffakiyetleri olan bir isim. Birebir vakitte 2003 yılında Türkiye'ye Eurovision birinciliği getiren Every Way That I Can müziğinin kelam müellifi ve Sertab Erener ile birlikte bestekarı.

Çok kısa ömürlüydü Sakin. Yalnız bir albüm bıraktı müzik dünyasına. Lakin ne şahane bir albümdü o! Hayat isimli bu albüm 2008'de hayatımıza girmişti. Sonra herkes kendi dünyasına çekildi. Kümenin solisti Onur Özdemir bugün pop müzik dünyasında, hem besteleriyle hem icraatıyla. Lakin hepimiz Türkiye'nin bu indie rock kümesinin hem yeri doldurulamaz bir küme hem de apayrı tipten bir soluk olduğunun çokça farkındayız yanılmıyorsak.

Türkiye'nin en kıymetli gitar virtüözlerinden biri olarak anılan Yavuz Çetin, kısa ömrüne unutulmaz işler sığdırdı. Blue Blues Band ile icra ettiği müziği, rock müzik dünyamıza blues örneği olarak girdi ve orada kaldı. 1997 yılında Birinci isimli birinci albümünü çıkardı, vefatından evvel kaydettiği fakat vefatından sonra yayınlanan Satılık isimli albümüyle de müzik dünyasına iki ölümsüz iş bırakmış oldu.

Siz de yorumlarda sevdiğiniz müzisyen ve kümeleri hatırlatmayı unutmayın, lütfen! 

#yüzdeyüzmüzik artık #yüzdeyüzonline!

Online konserler, farklı bilgiler ve daha fazlası için @yuzdeyuzonline Instagram ve Twitter hesaplarını takip et!

instagram.com/yuzdeyuzonline

twitter.com/yuzdeyuzonline