Futbol ile ilgilenen herkes kesinlikle bir kadro fiyat. Bunun aksini kimse sav edemez.
Hakemlerin de bir kadro taraftarı olması doğaldır. Lakin alanda tuttuğu ekibi unutup, adalet dağıtmak zorundadır.
Galatasaray- Beşiktaş derbisini yöneten orta hakem Halil Umut Meler ile VAR hakemi Abdülkadir Bitigen’in yeterli birer Galatasaray taraftarı olduğunu futbol topluluğu içinde olan herkes bilmektedir.
Halil Umut Meler’in yönettiği GS ve BJK maçlarında elde edilen sonuçları TFF sitesindeki istatistiklerden çıkartmıştım:
11. Aralık 2016’dan bugüne, Galatasaray’ın 26 maçını yönetmiş.
GS bu maçların 18’ini kazanmış (%70), yalnızca 4’ünü (%15) kaybetmiş.
Aynı tarihten günümüze, Beşiktaş’ın 20 maçını yönetmiş.
Beşiktaş bu maçların 11’ini (%55) kazanmış, 6’sını (%30) kaybetmiş. Üstelik kazandığı pek çok maçtan sonra da “Hakeme Rağmen” diye başlık attığım maç yorumları yazdığımı hatırlıyorum.
VAR hakemi Abdülkadir Bitigen’in istatistiklerini çıkarmayı da pek önemsemedim. Görünen köy kılavuz istemez.
TFF kelamda derbi maçların hakem atamasını yapay zekâ yardımı yapıyor. Son maçlardaki form grafikleri dikkate alındığında bu derbinin Ali Şansalan’a verilme mümkünlüğü çok yüksekti. Beşiktaş Lideri A. N. Çebi’nin tezine nazaran bu mümkünlük GS kulübüne aktarıldı ve GS yöneticisi Erden Timur hafta içinde Ali Şansalan’a karşı karalama kampanyası başlattı.
Bu kampanya başarılı oldu ve Galatasaraylı H. U. Meler bu maça tayin edildi. Ne büyük tesadüf değil mi?
***
Halil Umut Meler maçı tarafsız yöneteceğini beklemiyordum, yönetmedi de…
Kararlarının bir kısmını GS’li oyuncuların ihtar ve talepleri üzerine verdi. Daha maçın başında gösterdiği sarı kartlarla Beşiktaş’ın gardını düşürdü.
Mert’i atması ise tam bir skandaldı.
Aynı Halil Umut Meler, geçen dönem oynanan Beşiktaş – Başakşehir maçında Duarte’nin ceza alanı içinde, yerdeyken topa elle dokunmasına, ‘top yerdeki takviye eline çarptı’ münasebeti ile düdük çalmamıştı. Pek çok spor müellifi ve hakem eskisi de bu görüşe dayanak vermişti.
Mert’in eline çarpan top için de bu kural geçerlidir. Çünkü Mert’in eli zati yerde.
Bu mevzuda bir kural daha var; el topa gitmiyor, top ele geliyor.
Bir diğer kural da futbolcunun bedeninden seken top ele çarparsa, elle müdahale edilmiş sayılmaz.
FIFA kokartı takan, yurtdışında maç yöneten bir hakemin bu kuralları bilmiyor olma ihtimali var mıdır? Bu üç kuraldan hiç olmazsa birini hatırlamış olmasını beklerdim.
Yukarıda saydığım tüm olaylar sanki yalnızca kolay birer tesadüf mü yoksa argüman edildiği üzere TFF’yi GS lobisi mi yönetiyor?
***
Gelelim Beşiktaş’a…
Beşiktaş idaresi, yakın vakte kadar 23 maç kaybetmemiş olan kadrodan Saiss ve Redmond’u ekipte tutabilseler ve bu kadar çok sakat ve formsuz oyuncu transfer etmeselerdi artık bu grup liderlik yarışının içinde olurdu.
Bugüne kadar daima Onana konuşuldu ancak Amartey gözden kaçtı. Bu futbolcudan çok daha yetenekli ve güçlü stoperler alt liglerimizde oynuyorlar. Amartey’i kim izledi, hangi özelliklerinden ötürü aldı çok merak ediyorum.
Aynı görüşüm Bahattin için de geçerli. ‘Her mevkinin adamı’ olarak alındı bu oyuncu. Çok uzun yıllardır futbolun içindeyim, Beşiktaş’ta yöneticilik de yaptım lakin hiç bu türlü nitelenen bir futbolcu duymadım. Her mevkide oynayan diğer bir futbolcu, futbol tarihinde varsa Beşiktaş’ın yöneticileri lütfen çıkıp açıklasın, biz de öğrenmiş olalım.
Bu üç futbolcuya verilen paralar yerine, Tadiç’in istediği ekstra 500 bin Euro verilseydi artık Aboubakar gol hükümdarı, grup da başkan olurdu.
Beşiktaş idaresinin futbol vizyonu da bu kadarmış…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar büsbütün muharrirlerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio