İstanbul’da yaşayan Kimya Mühendisi Semra Yeşil (35), bir müddet kimya ve dokumacılık bölümünde çalıştıktan sonra kimyasal eserlere alerjisi olduğunu fark etti. Memleketi Tunceli’ye dönen Yeşil, burada kurduğu işletmede, 2 dönümlük toprağında yetiştirdiği ve tabiattan topladığı bitkilerle doğal sabun, kolonya ve krem üretmeye başladı. Yeşil, pandemi nedeniyle insanların doğal eser arayışına yöneldiğini ve bu nedenle eserlerine ağır talep olduğunu söyledi.
İstanbul’da yaşayan Kimya Mühendisi Semra Yeşil, bir müddet kimya ve dokuma kesiminde çalıştıktan sonra kimyasal eserlere alerjisi olduğunu fark etti. Memleketi Tunceli’ye dönen Yeşil, kurduğu iş yerinde Munzur ve Pülümür Vadisi’nden topladığı kantaron, ısırgan, ölmez, kekik, papatya, gül, defne ve yalnızca Tunceli bölgesinde yetişen Ana Fatma çiçeği ile 2 dönümlük bir toprağında yetiştirdiği lavantaları, farklı tekniklerle sabun, kolonya ve bitkisel yağlara dönüştürmeye başladı. Yeşil, dönemine nazaran farklı özelliklerde ürettiği eserleri vilayet merkezinde bulunan kimi iş yerlerine ve toplumsal medya hesabından da vilayet dışındaki müşterilere satmaya başladı.
‘İŞİ ÖĞRENMEK İÇİN ÇİFTLİKLERDE İSTEKLİ ÇALIŞTIM’
Mezun olduktan sonra yapı ve dokumacılık kimyasalları kesiminde kimyager olarak çalıştığını belirten Semra Yeşil, çocukluk devrinde oluşan alerjilerinin, bu dallarda çalışmaya başladıktan sonra arttığını belirterek, “Buna kendimce tahlil üretmeye başladım. Kendimde esasen nedenini çok fazla bilmiyordum. Daha sonra deterjan ve kimyasal eserlerden olduğunu fark ettim. Sonra kendi konutumda sabunlarımı yapmaya başladım ve alerjilerim geçmeye başladım. Bitkilerle tanıştım ve tanıştıktan sonra bitkilerden kimyasal içermeyen doğal eserler yapabileceğimi düşündüm. Mesleksel birikim kâfi gelmeyince, bitkiler üzerine araştırmalar yaptım. Aromatik bitki yetiştirilen çiftliklerde istekli olarak çalıştım. Bitkilerin nasıl esere dönüşeceği hakkında eğitimler aldım. Kimya bilgimi de katarak eser yapmaya başladım” dedi.
‘FARKLI TEKNİKLE BİTKİLERİN ÖZLERİNİ ÇIKARIYORUM’
Tunceli’nin biyoçeşitlilik bakımından güçlü olduğunu ve bu nedenle İstanbul’dan memleketine döndüğünü belirten Yeşil, “Burada toprağımız da vardı ve buranın tabiatında olmayan bitkiler de yetiştirmeye başladım. 2 dönüme yakın bir arazim var. Biberiye, lavanta ve gül ektim. Küçük bir işletmeyle basit düşünerek başladım. KOSGEB dayanaklı bir atölye açtım. Atölyemde sabun üretmeye başladım. 10 çeşit sabun ürettim ve daha sonrasında yağ karışımları yaptım. Eserlerimi toplumsal medyada ve sokakta açtığım tezgahta satıyorum. Bitkileri topladıktan sonra birkaç gün kurutarak bekletiyorum. Damıtma cihazım var. Onunla yağlarını çıkartıyorum. Farklı teknikle bitkilerin özlerini çıkartıyorum. Bunları laboratuvarımda esere dönüştürüyorum. Kekik yağı ile sabun ve ağrılara düzgün gelecek masaj yağı, lavantadan da son devirde kolonyasını yapmaya başladım” diye konuştu.
‘SALGIN NEDENİYLE AĞIR İLGİ VAR’
Ürünlerine, doğal olmaları sebebiyle pandemi periyodunda çok talep olduğunu söz eden Yeşil, şunları kaydetti:
“Çünkü insanların suya ve sabuna dokunması gereken bir süreçti. Pandemi sürecinde kolonyaya çok fazla talep oldu. Kolonyalarımda gerçek yağ kullanıyorum. Esans kullanmıyorum. Bu çok kıymetli bir faktör. Esans kullanmadığım için cildi tahriş etme durumu yok. Sabunlarımda yağ fazlası dediğimiz bir formül uyguluyorum ve yağ fazlası cildimizi temizleyerek, virüsten, bakterilerden arındırıyor. Eserleri kullanırken bir anda da kurutmadığı için tahrişe neden olmuyor.”
Haberin Tamamı İçin:
